Önce paylaşım ekonomisi ile başladık. Sonra Patreon’ u gündelik hayatta daha çok duyar olduk. Son olarak da Zeynep Aksoy yoga uzmanlık programını online ve bağış usulü açacağını duyurdu. Artık bağış ekonomisi ve yoga ile ilgili kafamdakileri bir toparlarsam iyi olur gibi hissettim.
Öncelikle şunu belirteyim, yazacaklarım kesin doğrudur, herkes böyle yapmalıdır diye bir tavrım yok. Yazdıklarım yogayla ilişkimi kendi gerçeklerimle anlatıyor sadece. Ne kimseden üstünüm ne de niyetim kişileri yargılamak. Siz de ön yargılarınızı askıya alıp yazdıklarımı okuyabilirseniz mutlu olurum.
2018 Eylül ayında üç ortak Yoganda Yoga Studio ‘yu açtık. Bu süreçle ilgili birkaç yazı yayınladım ve yayınlayacaklarım da var. Bu nedenle burada detaya girmeyeceğim.
Stüdyo
Stüdyo yürütmek ciddi bir iş ve benim için erken yaşta büyük bir deneyim oldu. Gördük ki sadece aylık kayıt ücretleri ile stüdyo masrafını ancak çıkarabiliyor. Geçim için kazanabilmek her şey yolunda giderse 2 sene sonra belki mümkün oluyor.Bu nedenle işin pazarlaması, reklamı şart.
Stüdyolar eğitim, workshop gibi ekstra etkinliklerden para kazanabiliyorlar. Bu nedenlerle kalabalık bir kitleniz yoksa kendinizi elinizdeki 30 öğrenciye her hafta bir etkinlik önerirken(pazarlarken) buluyorsunuz en başta. Bu ayıp değil, birinin bunu yapması gerekli. Ama bana uymadı işte. Yogayı içimde koyduğum yer bunu almadı. Parayla olan ilişkim bunu almadı. Belki ileride alır bilemiyorum.
Covid sürecinde stüdyoyu kapattık, dersleri online yapmaya başladık. Olur mu olmaz mı derken başka bir yol mümkün göründü. Dersler beklediğimizden daha güzel aktı, devam edelim istedik. Ve o soru belirdi: Ücret ne olacak hocam?
İlk olarak Berivan hocamın bir cevabı geldi aklıma: “Seni öfkelendirmeyecek bir ücret belirle”. Bu cevabı her zaman samimi ve yeterli buldum.
Üzerinde düşünürken aklıma Zeynep Aksoy düştü. Bilmeyenler için Zeynep bu dönem yoga uzmanlık programını online ve bağış usulü açtı. 3.000 kişiden fazla kişi bu eğitime başvurmuş. Kimileri hiç bir şey ödememiş ve kimileri ödeyebildiği kadarını ödemiş.Kendi adıma ilk hissettiğim minnet duygusuydu. Kendisine başka bir yolun mümkün olduğunu gösterdiği için teşekkür ederim. Tabi ki bu yol herkes için mümkün olmayabilir. Zeynep Aksoy senelerdir bu camiada olan bilinir kişi. Buna göre talep ve eğitime biçilen değer daha yüksek olabilir. Ama ne olursa olsun, senelerin bilgi ve deneyimini cömertçe açmak cesaret ve kalp işi, değil mi?
Tesadüf?
Bu sabah kahvaltı ederken Defne Suman’ın bir söyleşisine denk geldim (Bence bunlar tabi ki tesadüf değil). Kendisine yoganın ticarileşmesi soruldu. O da yoganın sadece jimnastik gibi görülmesinden duyduğu üzüntüyü anlattı. Hoca-öğrenci ilişkisinin ve devamlılığın öneminden bahsetti. Eski zamanlarda da yoga eğitiminin bir karşılığı olduğunu hatırlattı. Eskiden öğrenciler eğitimlerinin karşılığı hocalarının barınma,yemek gibi ihtiyaçlarını karşılıyorlarmış. O da yoga parayla olur mu diyen kişilere: “O zaman yemeğimi yapın, buna da okeyim” diyormuş 🙂
Yeri gelmişken karşıma çıkan bütün bu güzel ruhlara teşekkür edeyim, var olsunlar.
Son olarak Zeynep’imin hep söylediği: “Alma/verme dengesi” var. Bunu ister psikolojik ister ilahi düzende düşünün karşılığında bir şey verdiğiniz şey her zaman daha değerli, kıymeti hep daha çok biliniyor. Bu illa parasal bir veriş olmak zorunda değil. Aldığınız şeyi değerli kılacak herhangi bir şey olabilir. Basit bir örnek: maddi durumunuz rahatken aldığınız bir şey gelsin aklınıza. Ve bununla son paranızla aldığınız bir şeye verdiğiniz değeri kıyaslayın.
Sonuç
İşte bütün bunları düşünürken benim için en iyi sistemin bağış usulü olacağına karar verdim. Öğrenciler kendi belirleyecekleri, bütçelerine uygun karşılıklar göndersin. Müsait olmayan sonra göndersin ya da hiç göndermesin. Belki bana daha çok ihtiyacım olan bir şey sunulacak kim bilir? Bu yazı bir taraftan da kafamdakileri döküp okey miyim görmek içindi. Buraya geldiğim yola bir dönüp bakmak iyi geldi.
Hepimiz zaman zaman yokluk bilincine düşüyoruz,net. Bugün tamam da yarın ne olacak? 5 sene sonra da durumum olacak mı? Evim olacak mı?Konforum devam edecek mi?
Sorulara sorularla cevap veriyorum:
-Bugüne kadar neyi tek başıma ben yaptım ki?
-Gerçekten benim olan ne var?
-İsteklerimin bir sonu var mı?
-Bugüne kadar aç kaldım mı?
Rızık Allah’dan diyorum sonra.Derin bir nefes. Zihin sakinleşiyor, kalbim yumuşuyor.
Kalan her şey vesile.
Sevgiler.