Depresyonun belirtileri nelerdir? konusuna başlamadan önce size biraz depresyon hakkında bilgi vermek ve kendi yaşadığım süreçten de bahsetmek istiyorum. Ben de yaklaşık on iki yıl Majör Depresyon tedavisi gördüm ve oldukça inatçı bir hastaydım. Ömrümün sonuna kadar anti depresanlara bağımlı kalacağımı düşünüyordum. Bugün ise şükürler olsun deneyimlerimi paylaşmak, belki bir umut ışığı olabilmek için sizlere bu yazımı yazabiliyorum.
Zaman zaman hepimiz kendimizi moralsiz ya da mutsuz hissedebiliriz. İnsan doğamızda her şey mevcut. Sürekli mutlu ve enerjik olmak durumunda değiliz ki sürekli böyle isek bu da başka bir sorun demektir. Bizi depresyon hastası yapan şey ise, yaşadığımız bu ruhsal çöküntünün süresinin haftalara, aylara hatta yıllara yayılıyor olması. Depresyon Hastalığında; bu ruhsal çöküntü hali hayatımızın uzun bir sürecine yayılmıştır ve artık bununla tek başına mücadele edemiyor olduğumuzu gösterir. Bu durumda da mutlaka uzman bir yardım almamız gerekiyor demektir.
Belirtilerden bahsetmeden önce depresyona nelerin sebep olabileceğini de sizlerle paylaşmak istiyorum. Depresyonu genellikle duygusal durumumuzla bağdaştırsakta, insan bedenimizin bütünlüğünü (beden, ruh ve zihin) göz ardı etmemeliyiz. Kan değerlerimizdeki değişiklikler, hormonal sebepler de depresyonun belirtileri nelerdir sorusuna cevap verebilmektedir. Bunun yanında; fiziksel bir travma (bir uzuvumuzu kaybetmemiz ya da büyük bir kaza), bir yakınımızın kaybı, genetik yatkınlık, varoluşsal süreçlerimiz, ayrılıklar ve fıtrat özelliklerimiz depresyona neden olabilmektedir ya da bizi bu hastalığa yatkın yapabilmektedir. Yani depresyonun tek bir neden yoktur.
Depresyonun Belirtiler Nelerdir?
- Sürekli karamsar ve kederli hissetmek
- Umutsuzluk
- Çaresizlik hissi
- Hayattan zevk alamama
- Günlük hayatta her konuda ilgi kaybı
- Boşluk hissi ve her şeyin anlamsızlaşması
- Motivasyon kaybı
- İç huzursuzluğu ve gerginlik hissi.
- Hüzünlü duygu duruma eşlik eden ağlama nöbetleri ya da ağlayamama
- Değersizlik ve yetersizlik hissi
- Alınganlık
- Yalnızlık hissi
- Gelecekle ilgili olumsuz düşünceler
- Unutkanlık
- Konsantre olmakta güçlük
- Kronik yorgunluk
- Uykuya dalmak zorluk, uykuda bölünmeler, yorgun uyanma
- Ya da aşırı uyku hali
- İştah azalması, kilo kaybı
- Ya da aşırı yemek yeme ihtiyacı
- İntihar düşüncesi,planı ya da girişimi olabilir.
Kişi bu belirtilerin hepsini taşımak zorunda değildir. Yazının başında da bahsettiğim gibi sorun bu duyguları yaşıyor olmamız değil sadece süresinin artık bizim yaşam kalitemizi düşürecek kadar uzun olmasıdır.
Benim naçizane önerim eğer kendinizde bu belirtileri uzun zamandır görüyorsanız uzman birine başvurmanız ve destek almaya gönüllü olmanızdır. Bu durumları yaşıyor olmanız sizi asla zayıf bir insan yapmaz. Tam aksine kendi durumunuzu fark edip güzel deneyimlerle ve daha olgunlaşmış bir şekilde bu hastalıktan kurtulabilirsiniz.
Her Şey Geçiyor…
Benim on iki yıllık sürecimde yaşadığım hayattan göçüp gitme isteği çok şiddetliydi ve bunun için kendimi inandırdığım geçerli sebeplerim vardı. Şu an düşündüğümde o zamanlar hiç duygu paylaşımı yapmadığımı fark ediyorum. Şu an hayatta tutan şey ise kendimi biraz da olsa ifade etmeyi öğrenebiliyor olmak. O zamanlar kendime zayıf olmayı yakıştıramıyordum ve bu durum işleri daha da zorlaştırıyordu.
Hep güçlü olmam gerektiği ya da dünyanın bütün yükünü sırtımda taşımam gerektiğini düşünüyordum. Kendim hariç herkesi kurtarmaya gönüllüydüm. Aylar ayları yıllar yılları kovaladı ve 22 yaşından 34 yaşına kadar tedavi gördüm. 30 yaşında bir intihar girişiminde bulundum. Hastane de ilk gözümü açtığımda ilk düşüncem aman Allah’ım bitmedi -bu hayatı yaşamak zorundayım yine oldu. Sonrasında üç hafta hastaneye yatırıldım. EKT ve ilaç tedavisi uygulandı. Uzun süre hayata bağlanmakta sorun yaşadım.
Madem bu hayatı yaşamak zorundayım dedim ve kendi doğamı araştırmaya başladım. İlk konum insan beynini araştırmak oldu, beynimin hasta olduğuna karar vermiştim çünkü. Dışarıdan bakıldığında birçok kişinin hayalini kurduğu bir hayat yaşıyorken neden bu kadar mutsuzdum. İnsan bedenini, beynini ve doğasını araştırmaya başladıkça konu konuyu, kapı kapıyı açtı. Bugün ise doğamızın çok katmanlı olduğunu ve her şeyin bizim için olduğunu düşünüyorum. Hepsi insan olmanın süreçleri. Ve en çok zayıf olmayı seviyorum ve o yanımı kucaklıyorum. Bazen hiçbir şey yapmak istemeyebiliyoruz ve artık böyle zamanlarda izin veriyorum kendime -evet istemiyorum ve yapmayacağım. Çünkü yapmaya çalışmak beni daha da zorluyor ve bir çıkmazın içine sokuyor. Kendime biraz daha anlayışlı, şefkatli davranmayı öğreniyorum. Kolay mı? Tabiki de değil, ama bunun bir yol olduğuna inandım, kendine giden uzun bir yol. İçimde konuşan sesle arkadaş olmaya çalıştım. Bazen ben onu bazen o beni teselli ediyor ve böyle devam ediyoruz hayatımıza. Hayatta her şey geçiyor. İyi ki de geçiyor.
Bir sihirli değneğim olsaydı yapacağım tek şey insanların ihtiyaçları olan gücün içlerinde olduğunu göstermek olurdu.
Sevgiler,