Sorumluluklar ve Konfor Alanı

Çocukluğumuzdan günümüze kısa bir seyahat yaparsak, nerelerde çok mutlu olduğumuzu bulmak çok da zamanımızı almaz. ‘’Mutlu olmak için neleri yaşamımızdan çıkartmalıyız, neleri katmalıyız’’? Sorumluluklar ve Konfor Alanı nedir? Bu soruların cevabını şimdilerde ararken, geçmişe yaptığımız bu kısa yolculuk bize oldukça yardımcı olacaktır.

Aslında büyürken unuttuğumuz değerleri bu aralar sadece hatırlamak için bir sürü kitap okuyor, eğitimler alıyoruz.

Biz kendimizi tanıma ve sunma evresindeki eğitimimizi sürdürürken, kahramanlarımızın birinden aldığımız eleştiri belki de çocuk yaşlarımızda hayatımızı alt üst etmiş, biz de konuyu abartarak 2. evreyi yani insanları tanıma, onlarla işbirliği yapma kısmını atlamıştık. 3. evrede ise gelişen yaşamımıza rağmen, kendimizi bir daha eleştiri almayacağız kararı ile oluşturduğumuz konfor alanı içine, öğrendiğimiz tüm uyumlanma biçimleri ile hapsettik.

Karşımızdaki insanlar bir ‘’Biz’’ tanıyordu ama o biz değildik.

Hayat En Güzel Öğretmen

Ve Hayat burada etkileri ile devreye girdi. Bizi yerimizden oynatıp, gerekiyorsa kendimizi tanıma evremizi baştan yaşamamız için doğal afetlerden, bağımlılıklara, aşık olmamızdan, şanssızlık diyebileceğimiz şeylere kadar bir çok olayı önümüze sermeye başladı.

Yine hayatın verdiği eğitim başlamıştı, anlayacağınız. Kalemi kağıdı elimize alıp nasıl bir hayat istediğimizi ama neye razı olduğumuzu bize buldurdu. Kendimizi önlerde tutmamız gerektiğini, karşımızdakileri tanırken, kendimizi de tanıyacağımızı, yaşamımıza yaklaşan her şeyin aslında bir olay ya da insan olmadığını, bu yaklaşanların hepsinin kendisi olduğunu, anlattı. Biz anlayıncaya kadar da usanmadan anlatmaya devam edecek, eminim.

Her şeyden önce bizim unutabileceğimizi, atlayabileceğimizi tahmin ederek kulaklarımıza ‘’Yaşamla akışta kalın’’ diye fısıldadığını duyuyorsunuzdur.

İyi ki güneşin doğuşunu, anne karnında çocuğun büyümesini, mevsim geçişlerini bize bırakmamış. Bıraksaydı ‘’Dünya ne hale gelirdi’’? düşünmek bile istemiyorum.

Sorumluluklar ve Seçimler…

Niye mi böyle söyledim? Biz yaşamımızda bir şey seçtiğimizde, onun sorumluluğunu almayı seçmiyoruz, diye.

Yaşıyorken, analitik bir zekamızın olduğunu ve asla kullanmadığımızı fark etmiyoruz. Herkesi algılayan duygusal bir tarafımız var ve onu asla devreye sokmuyoruz.

Sonu gelmeyen, zekice sorularımızın bitip tükenmemesine ne diyeceğiz, bilemedim?

Sorumluluk nerede başlıyor, bitiyor anlamıyorum?

Peki bu sorumluluk benim özgürlüğümü kısıtlamıyor mu, o zaman?’’

Kişisel Sorumluluklar

Uyanınca bedenimiz için gerekli temizlikleri yapmak.

Spora zaman ayırmak.

Bizden yaşça büyükleri gün içinde hatırlamak.

Sevdiklerimize sürprizler yaparak hep gülmelerini sağlamak.

Çocuklarımızı yaşam yolculuklarına hazırlamak.

Başladığımız işi bitirmek.

Hep ötesine gitmek.

Olaylara, birbirimize arkamızı dönüp uyumamak.

Ve daha niceleri var bu satırlara sığmayan.

Sorumluluklarımız doğmayı seçtiğimizde başladı. Ve sonrasında her neyi seçtiysek onun gerektirdiği sorumlulukları alarak devam ediyoruz, yaşama.

Nerede mi bitiyor?

Birinin yolculuğuna karıştığımızda, onu tembelliğe ittiğimizde, kullanıldığımızı hissettiğimizde, onun sorumluluğunun başladığı yerde, bizimkiler bitiyor.

Sorumluluklar ve Konfor Alanı

Konfor alanımızın mesafesi bizden ne kadar uzaksa, o kadar korku doluyuz demektir. Korku varsa 4. evremizin altındaki ‘’Kalp Mührümüzü’’ kırmak için, ‘’Herkesi seveceğiz’’ sözümüze daha var demektir. Herkesi kafi derecede de olsa sevemiyorsak, aksayan bir yaşamı şimdiden kabul ettik demektir.

Biz kendimize yaklaştıkça, insanlar ve olaylarda yaklaşır. Kabul ederiz hepsini. İzin veririz yaklaşsınlar diye. Sonrasında sorumluluk doğuracak seçimi ya yaparız ya da yapmayız.

Ha o seçimimizden vazgeçince, o seçimin zenginlik, mutluluk, huzur ve özgürlük gibi olasılıkları ne mi olur?

Başka bir seçime kalırlar.

Hazır ”buradayken” evrensel yasalarla ilgili bir video iliştirelim.

Sevgilerimle

Oğuz Tokgöz

 

 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

You May Also Like