Cambaz

Her şey yolunda giderken bir şey olacakmış hissi nereden geliyor?

Sakince hayatına bakıyorsun o anda. Her şey tamam. Şükrediyorsun. Sahici, yapmacık olmayan, farkında bir şükür. Ama benliğinin bir parçası derinlerden sesleniyor: “Bir şey olacak, bu huzur kalıcı değil, ya da çoktan bir şey oldu bile; farkında değilsin.”

Ölümü bilmenin ama onu anlamamanın seslenişi olabilir mi bu?

Ya da derinlerde acıyı bilen bir parçanın seni korumaya çalışması?

Ya da belki mutsuz bir çocuğun ilgi için bağırışı?

“Hayallerim ne kadar küçük olursa kırıklıkları da o kadar az acıtır.” Geçen gün kendimi bunu söylerken buldum. Kendimi sınırlayacak tek varlığın yine kendim olması beni şaşırtmadı. Şaşırdığım ne zaman böyle olduğumu hatırlayamamam.

Yirmibeş yıl önce bir akşam vakti; insanlar işten evlerine dönüyor, ben sokağı izliyorum. Bir mektup yazıyorum ya kendime ya sevgilime; asla bu insanlar gibi SIRADAN olmayacağım diyorum. O zamanlar hayal kurmak için gözlerimi kapamama bile gerek yok. Gözlerimin bir noktada sabitlendiği her an spot ışıkları üstümde; bir solist ya da aktörüm.

Bugün -buraya bile- hala sıradan biriyim yazamıyorum. Oysa bir ara sıradanlığa övgü tadında bir kitap yazmayı bile düşünmüştüm. Sıradanlıktan keyif alabilmeyi kıskanıyorum çünkü. Bir türlü yazamamamın ve yine de yazmamın sebeplerinden biri de budur; kendi hakkımdaki düşüncelerim ışık hızıyla değişebiliyor. Haliyle objektifimin odağı kayıyor. Bir gün toprakla uğraşmak isterken bir gün tiyatroya mı dönsem diyorum.İp atlar gibi konudan konuya atlıyorum.Yazarken de böyle yapıyorum. Bir yerde hareketsiz kalmaktan sıkılıyorum; bu bir mekan da olabilir bir düşünce ya da bir duygu da.Bakacağız buralara diyor içimdeki terapist.

İçimde sahne önünde olmaya can atan o çocuk ve bundan ödü kopan bir büyük beni iki yana çekiştiriyor.İkisini de mutlu etmek istiyorum. Ama ben büyüdükçe büyüğün sesi haliyle daha çok çıkıyor. Sonra işte bir gün hayallerimi ne zaman küçülttüğümü hatırlayamadığımı fark ediyorum.

Arkadaşlarım, danıştıklarım,  çok iradeli ve disiplinli olduğumu düşünüyor. Bırakamadıklarımın ve bağımlılıklarım arasından buna gülüyorum. Aslında tek başardığım algı yaratmak gibi geliyor. Ne diyordu Jordan Peterson; gerçeğin kumaşını bükmek. En büyük performansımı kendime sergilerken kendime rol kestiğimi tabi ki biliyorum. İçimdeki diğer parçalar da buna izin veriyor. Aktör oyununu oynamalı neticede. Sarkaç yetersizlik çıkmazı ile samimiyet durağı arasında gidip geliyor.

Bunları neden yazıyorum? Çünkü kendimi tanımak adına alet çantamın dibinden çıkan bu şimdilik. Her kurduğum cümleyle zihnime bir ip uzatıyorum sanki.Ve belki bir gün, kendimle tanışma faslımda karşıma çıkanları hikayelere dökebilirim diye umuyorum içten içe.Notalardan bir ritim, kelimelerden bir dünya, renklerle bir yansıma yaratabilmek; sanat olsa gerek diyor şimdilik cambaz.

 

 

 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

You May Also Like