Evrensel ruh bizi yargılamaz; yargı insanoğlunun icadıdır; yargı, kendimizi yapay, çoğu kez idealistçe olan kusursuzluk, ahlak doğruluğu ya da gerçeklik standartlarına göre yargılarken kullandığımız kıyaslama ve hakimiyet kurma vasıtasıdır. Yargısızlık yasası bunu anlatır.
Gençlik gerilerde kalırken ve zaman değişiklikler gerektirdikçe, mevcut fikir ve kanılarımızın birçoğunu değiştirebiliriz. Öyleyse, kendimizi en yüksek meselelerin yargıcı tayin etmekten sakınmalıyız. EFLATUN
Eğer evren bizi yargılamıyorsa, öyleyse bizim kendi kendimizi yargılamaya ne hakkımız ya da yargıyla ne işimiz var? Ve kimin standartlarına göre bu yargı? En yüksek ideallere ve standartlara sahip olanlarımız, kendimizi başkalarının bizi yargılayacağından daha sert ve acımasızca yargılama eğilimindeyizdir. Sadece eylemlerimizi değil, düşüncelerimizi ve duygularımızı -hatta fantezilerimizi de! yargılar ve eleştiririz. Aynı zamanda, başkalarını da kendi yüksek vizyonumuza göre yargılarız; sonra da başkalarını yargıladığımız için kendimizi yargılarız.
Her şeyi kendi ideal vizyonumuzun ve ideallerimizin kıstasıyla ölçüp kıyasladığımız zaman, her şey yetersiz kalır, çünkü bu ideal bir dünya değildir – bu büyüyen hatalar, hatalar yaparak öğrenen ve tekmaül eden gerçek insanlarla dolu gerçek bir dünyadır.
Her birimiz, ana babalarımızdan aldığımız ya da aldığımızı sandığımız eleştiri ya da suçlamaları içselleştirme eğilimindeyizdir. Daha sonra, bu yargılarımızı, bizi yargılar görünen -ama sadece aynalık yaparak, düş kırıklığımızı bize yansıtan- diğer insanlara projekte ederiz. Tanrı’yı da bu ya da sonraki hayatta ödüller ve cezalar taksim eden sert bir ana-baba olarak imgeleyebiliriz.
Tanrı Bizi Yargılamaz
Yargısızlık Yasası bize, ahlakı Tanrı’nın değil insanların icat ettiğini hatırlatır. Bu yasa, Öz’ün bizi asla yargılamadığı, sadece bize dengeleme ve öğrenme fırsatları verdiği önermesiyle başlar. Eğer bir hata yaparsak, hayat bize bunu dengelemek için fırsatlar sağlayacaktır. Eğer Tanrı’nın bizi yargılamadığı gerçeğini kabul edebilirsek, kendimize saygı göstermeyi ve yaşadığımız her şeyin bizim tekamülde şuurlu ilerleyebilmemiz için öğretiler olduğunu kabul edebiliriz.
İdeallerimiz ne kadar yüksekse, kendimizi yargılamaya o kadar eğilimli oluruz. İdeallerimizin baskısını ve sürekli kendimizi kanıtlama ve düzeltme ihtiyacı hisseder, yetersiz gelmekten, kendi standartlarımızı karşılayamamaktan korkarız. Kendimizi olduğumuz gibi kabul etmek altın anahtardır. Kendimize giden yol için minik bir hatırlatmaya ihtiyacınız varsa.
Doğaya baktığımız zaman Tanrı’nın çeşitliliği sevdiğini görebiliriz. Biz insanlar ise, tek tip olmaya çalışarak, kendimize yüksek standartlar koyarak, başkalarıyla kıyaslarak özgünlüğümüzü kaybediyoruz. Yargıda bulunarakta kendimize haksızlık ediyoruz. Zamanla kendimize yaptığımız her yargıyı başkalarına da yaparken buluyoruz kendimizi. Sistem bile bizi yargılamazken bu kötülüğü kendimize yapmayalım.
Süreç Yasası‘na da bir göz atmak isteyebilirsiniz.
Yargısızlık Yasası’na uyumlanmamız dileğiyle,
Kaynak; Dan Millman Hayatınızın Amacı