Alabilmek

Almayı Biliyor muyuz? İlişkilerde vermek kadar önemli bir diğer unsur olan alabilmek önemlidir.

Aile Sistemi Çalışması Uygulayıcısı olmamı sağlayan sevgili Deniz Öztaş, kendisiyle ilgili ikinci çalışma konusunun“Almayı Bilmemek” olduğunu söyler. Bu teşhis farkındalık gerektirir. Kendinin farkında olmak! Doğduğundan beri olan öğretilmiş “kısıtlı” bakış açısından özgürleşip kendine her yönden tarafsız, yargısız, sevgi ile bakabilmek…

Çok vermek; Konstelasyon Çalışması yaptırmak için gelenlerin ortak özelliğidir, büyük bir yüzde ile.“O kadar özveride bulundum, neler neler yaptım onun için. O ne yaptı? çekti gitti. Nankör!”pek çoğumuza tanıdık gelen bir söz kalıbıdır. Ve bu sözü söyleyen kişiler, suçlamayı“gönül rahatlığıyla”yaparlar!

İlişki dinamikleri karmaşık yapılardır. Çok veren kendini vicdanen “üstün” hisseder. Çok alan ise ruhen “borçlanır”. Borç yükü dayanılmaz bir hale geldiğinde, kaçar. Yeni, boş bir sayfa arar.

Bizi çok vermeye/çok almaya yönlendiren, aile hattımızdan aktarılan 22.000 DNA dan aktif olanlardır. Zihnimizin oyunları sayesinde; Kendi kararlarımızı aldığımızı, hayatımıza yön verdiğimizi sanarak yaşarız. Derinden gelen bu etki altında olduğumuzu bilmeden!

Peter Levine’in dediği gibi; Anılarımız bizi yeni durumlara götüren manyetik pusulalardır. Çok veren mizacında iseniz, Çok alan birini hayatınıza çekmeniz gayet doğaldır. Bu sistemik bir kanundur.

Peki Neden Çok Verir İnsan?

Alttaki etki; sevgi ihtiyacıdır. Ebeveynlerimizden bize yeterli derecede aktarılamayan sevgiyi alabilmenin bilinç dışı davranış modelidir. Toplumsal vicdan kuralları bu etkiyi kamufle eder ve destekler şekilde düzenlendikleri için; kendimizi çok veren pozisyonundayken “üstün” hissederiz.

Çok vermek, o kadar üstümüze yapışır ki! Almayı öğrenmeyiz! Bu talihsiz bir kısır döngüdür. İçindeyken farketmek hayli zordur. Ta ki bir kırılma noktası yaşayana dek! Hayatımız boyunca oluşan ve genlerimizde taşıdığımız aktarılmış travmalarımızı tetikleyen olaylar bu kırılmaları sağlar.İşte bu kıymetli anlar sayesinde kendimize tarafsız, yargısız ve sevgi ile bakabilmeye başlarız…

Güzel Haber; bu durumu farketmek ve tıkanıklık sebebi olan ana noktayı bulmak, ona bakmak bile üzerimizde epigenetik etkiler yaratır. Dünyaya bakışımız artık eskisi gibi değildir. Algılarımız, tepkilerimiz…

Hayat artık çok farklıdır, çünkü biz farkındayızdır…

Sevgilerimle,

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

You May Also Like